Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, burada yaptığı konuşmada 28 Şubat'ın yıl dönümünde eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ı rahmetle andıklarını söyledi.
28 Şubat ve sonrasında yaşanan sürecin, dönemin meşru sivil iktidarına yönelik açık bir darbe girişimi olduğunu belirten Bakan Tekin, 28 Şubat sürecinde üç ana kararın doğrudan Millî Eğitim Bakanlığını hedef aldığını; bunların eğitim politikalarının Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun ruhuna uygun hâle getirilmesi, temel eğitimin 8sekiz yıla çıkarılması, imam-hatip okullarının meslek okullarına dönüştürülmesi ve Kur'an kurslarının kapatılması olduğunu kaydetti.
Bakan Tekin, bu kararların eğitim politikalarını bilimsel ve pedagojik ihtiyaçlar doğrultusunda re-organize etmek için değil; toplumsal hafızayı yeniden şekillendirmek, düşünce iklimini kontrol altına almak ve genç nesilleri resmî ideolojinin sınırları içine hapsetmek amacıyla yapıldığını aktardı.
Bu kararlar ışığında oluşturulan politika ve uygulamalar neticesinde eğitim alanının antidemokratik ve yasakçı bir hüviyete büründüğünü ifade eden Bakan Tekin, bugün bile toplumsal hafızada tazeliğini koruyan elim hadiseler ve travmatik hik3ayelerin yaşandığını dile getirdi.
Bakan Tekin, uyduruk gerekçelerle binlerce öğretmenin işten el çektirildiğini, görevlerinden alındığını kaydederek, "Şükürler olsun ki 'bin yıl süreceği' iddia edilen bu süreç, milletimizin feraseti ve demokrasiye olan inancı sayesinde beş yıl gibi kısa bir süre içinde sona erdirilerek ülkemiz paradigmatik bir değişim ve dönüşüm sürecinin içine girmiştir." diye konuştu.
Eğitimin, bu değişim dönüşüm sürecinin etkilerini en somut ve yoğun şekilde gösterdiği alanların başında olduğuna işaret eden Bakan Tekin, şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 28 Şubat'ın izlerini silmek, eğitimi ideolojik prangalardan kurtarmak ve özgür düşüncenin önündeki engelleri kaldırmak için tarihî bir mücadele yürütüldüğünü dile getiren Bakan Tekin, bu mücadele sadece yasakçı ve vesayetçi uygulamalara son vermekle sınırlı kalmamış; aynı zamanda eğitimi toplumsal barışın, farkındalıklarla bir arada yaşamanın ve insan haklarına dayalı demokratik bir toplum düzeninin temeli olarak yeniden yapılandırmasını da hedeflemiştir."
"Farklılıkları zenginlik olarak gören bir eğitim anlayışı egemen kılınmaya çalışıldı"
2002'den bu yana temel referans noktalarının ülkeyi demokratikleştirmek olduğunu, eğitimin de bu alanlardan biri olduğunu dile getiren Bakan Tekin, şunları kaydetti:
"Eğitim ideolojik dayatmalardan arındırılarak temel hak ve özgürlüklere saygılı, insan haklarını esas alan, daha çoğulcu ve daha özgürlükçü bir perspektif üzerine yeniden inşa edilmiştir. Pedagojik misyonlarının yanı sıra okulların, toplumsal barışın ve birlikte yaşama kültürünün inşa edildiği sosyal mekânlar olarak yeniden tanımlanmasına yönelik köklü çalışmalar gerçekleştirildi. Bu köklü değişim süreci içinde, tüm eğitim öğretim kademelerindeki müfredat ve ders kitapları yeniden gözden geçirildi, farklı inanç ve etnik gruplara mensup vatandaşlarımızı rencide edici, ayrımcı, ötekileştirici ve dışlayıcı içeriklerden arındırıldı. Eğitimde çeşitlilik ve çoğulculuk, birlikte yaşama kültürü ve evrensel değerler temelinde yeniden tanımlamalar yapıldı. Ortak değerlere, birlik ve beraberliğe vurgu yapan örneklerle demokratik bir eğitim iklim oluşturulmaya çalışıldı."
Bu bağlamda ayrımcılık temelli pratikler ve yasakçı uygulamaların sona erdirildiğini ifade eden Bakan Tekin, "Toplumsal çeşitliliği kucaklayan, farklılıkları zenginlik olarak gören bir eğitim anlayışı egemen kılınmaya çalışıldı. Özgürlükçü eğitim politikalarının en somut örneklerinden biri, Türkçenin tek resmî dil olduğu gerçeğinden taviz vermeksizin, farklı dil ve lehçelerde eğitim görme hakkının tanınması olmuştur. Yaşayan dil ve lehçeler içerikli müfredat çalışmaları yapılmış, bu dersleri verebilecek nitelikte öğretmenler Millî Eğitim Bakanlığında istihdam edilmiştir." ifadelerini kullandı.
"Seksen yılda yapılan derslik sayısının üstünde derslik sayısı yirmi yılda yapıldı"
Bakan Tekin, 2001'de başlatılan Cumhuriyetin 100. Yılında Mektuplar Projesi'nde öğretmenlerin, müfettişlerin ve öğrencilerin dönemin millÎ eğitimini resmettiklerini, o dönemdeki öğretmelerin "İnşallah Cumhuriyetin 100. yılında kırk kırk beş kişilik sınıflarda ders anlatabiliriz." dediğini, bunu yazan öğretmenin muhtemelen yetmiş ila seksen kişilik sınıflarda ders anlattığını söyledi.
Şu an Türkiye'nin hem derslik başına düşen öğrenci sayısı hem öğretmen başına düşen öğrenci sayısı hem de eğitim ortamlarının fiziki standartları itibarıyla dünyanın örnek gösterilecek ülkeleri arasına girdiğini belirten Bakan Tekin, AK Parti iktidarının başladığı günden itibaren birinci sırada eğitim bütçesinin yer aldığına işaret etti.
Bakan Tekin, TBMM'deki bütçe görüşmelerinde muhalefet milletvekillerinin bazı rakamlarla kendi sözlerini farklı şekilde yorumlamaya çalıştığını aktararak, "Söyledikleri, 'Sizden önceki iktidarlarda da yatırım bütçesi hemen hemen aynıydı.' O zaman ben de şu soruyu soruyorum: Yatırım bütçesi aynı ise niye derslik yapılmadı o bütçeyle, o parayı ne yaptınız, nerelere harcadınız? O soruyu sormak gerekir. Reel olan bir şey var. Seksen yılda yapılan derslik sayısının üstünde bir derslik sayısı yirmi yılda yapıldı. Bu benim açımdan çok önemli." dedi.
Okulların teknolojik altyapısının çok kritik bir konu olduğunun altını çizen Bakan Tekin, dünyada Türkiye'nin bütün dersliklerinde etkileşimli tahta bulunduran tek ülke olarak tanımlandığını, tüm okullarda internet erişim hizmetini sunduklarını kaydetti.
Bakan Yusuf Tekin, son yayımlanan TIMSS skorlarında Türkiye'nin 4 ve 8'inci sınıflar düzeyindeki matematik, fen bilimleri testlerinde OECD ülkeleri arasında çok iyi sırada olduğunu, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer aldığını, bunun eğitimin ölçülebilir performansı açısından önemli bir gösterge olduğunu dile getirdi.